olasılıkla

listen to the pronunciation of olasılıkla
Turkish - English
probably

Tom is probably lost. - Tom büyük olasılıkla kayboldu.

Tom was probably right. - Tom büyük olasılıkla haklıydı.

In all likelihood
{a} in all likelihood, perhaps
easy to believe on the basis of available evidence; "he talked plausibly before the committee"; "he will probably win the election"
vagueness If you say that something is probably the case, you think that it is likely to be the case, although you are not sure. The White House probably won't make this plan public until July Van Gogh is probably the best-known painter in the world
almost certainly, very likely, apparently, in all likelihood
In a probable manner; in likelihood
vagueness You can use probably when you want to make your opinion sound less forceful or definite, so that you do not offend people. He probably thinks you're both crazy!. used to say that something is likely to happen, likely to be true etc
with considerable certainty; without much doubt; "He is probably out of the country"; "in all likelihood we are headed for war
In all likelihood; in a probable manner
with considerable certainty; without much doubt; "He is probably out of the country"; "in all likelihood we are headed for war"
olası
{s} probable

It's possible, but not probable. - Bu mümkün, ama olası değildir.

It is probable that her first album will sell well. - Onun ilk albümünün iyi satacağı olasıdır.

olası
possible

It is possible that he has had an accident. - Bir kaza geçirmiş olması olasıdır.

It's possible, but not probable. - Bu mümkün, ama olası değildir.

olası
{s} potential

I know the potential consequences. - Ben olası sonuçları biliyorum.

Tom is a potential babysitter. - Tom olası bir bebek bakıcısıdır.

büyük olasılıkla
probably

Tom is probably lost. - Tom büyük olasılıkla kayboldu.

But probably I'll be the last, which is a pity. - Fakat büyük olasılıkla sonuncu olacağım, bu acınacak bir durum.

olası
likely

The police didn't think it was likely that Tom had killed himself. - Polisler Tom'un kendisini öldürmüş olma olasılığını düşünmediler.

Tom asked Mary who she thought would be the most likely to win the race. - Tom Mary'ye büyük olasılıkla yarışı kimin kazanacağını düşündüğünü sordu.

olası
a priori
olası
contingent
olası
{s} plausible

Is it scientifically plausible? - Bilimsel olarak olası mı?

olası
earthly
olası
subject
olası
feasible
olası
prospective

The company invited their prospective customers to the party. - Şirket, olası müşterilerini partiye davet etti.

olası
on the cards
olası
presumptive
olası
allowable
olası
{s} like

Traffic accidents are likely to occur on rainy days. - Trafik kazalarının yağışlı günlerde meydana gelmesi olasıdır.

I think it's unlikely that a situation like this one would ever occur again. - Böyle bir durumun tekrar olacağının olası olmadığını düşünüyorum.

olası
be likely
büyük bir olasılıkla
most likely, very likely
büyük olasılıkla
the chances are that
büyük olasılıkla
very likely

He's very likely to come. - O, büyük olasılıkla gelecektir.

You're very likely wrong about that. - O konuda büyük olasılıkla yanılıyorsun.

büyük olasılıkla
most likely

Tom will most likely buy the red car. - Tom büyük olasılıkla kırmızı arabayı satın alacak.

It will most likely rain today. - Büyük olasılıkla bugün yağmur yağacak.

olası
contingently
olası
May he ...!: Kör olası. May he go blind!
olası
incidental
olası
liable
olası
probable, likely, possible, on the cards muhtemel, mümkün
olası
in the air
olası
off

Experts have offered three possible explanations. - Uzmanlar üç olası açıklama teklif etti.

Life offers us millions of possibilities. - Binlerce olasılık bizi yeni bir hayata davet ediyor.

olası
eventual
olası
conceivable
olası
within the bounds of possibility
olası
in the cards
olası
available
Turkish - Turkish

Definition of olasılıkla in Turkish Turkish dictionary

olası
Görünüşe göre olacağı sanılan, muhtemel, mümkün
olası
Görünüşe göre olacağı sanılan
olasılıkla
Favorites