olası

listen to the pronunciation of olası
Turkish - English
possible

Germany faced possible starvation. - Almanya olası bir açlıkla yüz yüze kaldı.

Possible side effects include blurred vision and shortness of breath. - Olası yan etkiler arasında bulanık görme ve nefes darlığı bulunmaktadır.

probable

It's possible, but not probable. - Bu mümkün, ama olası değildir.

It is probable that her first album will sell well. - Onun ilk albümünün iyi satacağı olasıdır.

(Hukuk) potential

I know the potential consequences. - Ben olası sonuçları biliyorum.

Tom is a potential babysitter. - Tom olası bir bebek bakıcısıdır.

likely

Tom didn't think it was likely that Mary was still at home. - Tom Mary'nin hâlâ evde olduğunun olası olduğunu düşünmüyordu.

Are we likely to arrive in time? - Zamanında varma olasılığımız var mı?

contingent
contingently
feasible
May he ...!: Kör olası. May he go blind!
a priori
earthly
incidental
liable
prospective

The company invited their prospective customers to the party. - Şirket, olası müşterilerini partiye davet etti.

plausible

Is it scientifically plausible? - Bilimsel olarak olası mı?

probable, likely, possible, on the cards muhtemel, mümkün
like

Tom asked Mary who she thought would be the most likely to win the race. - Tom Mary'ye büyük olasılıkla yarışı kimin kazanacağını düşündüğünü sordu.

I think it's unlikely that a situation like this one would ever occur again. - Böyle bir durumun tekrar olacağının olası olmadığını düşünüyorum.

in the air
off

Life offers us millions of possibilities. - Binlerce olasılık bizi yeni bir hayata davet ediyor.

Experts have offered three possible explanations. - Uzmanlar üç olası açıklama teklif etti.

eventual
subject
on the cards
presumptive
allowable
be likely
conceivable
within the bounds of possibility
in the cards
available
olası olmayan
improbable

That's an improbable coincidence. - O olası olmayan bir tesadüf.

olası borç
(Ticaret) contingent liability
olası olmak
be likely
olası olma
likelihood
olası olmak
may
olası olmak
be possible
olası olmak
might
olası olmama
improbability
olası olmayan
unlikely
olası olmayan
unapt
olası sonuç
eventuality
olası şey
the possible
oldum olası
always
oldum olası
for as long as ı've known
oldum olası
time out of mind
bir kararın veya bir hareketin olası etkisi
(Hukuk) implication
lanet olası
bloody

If you drink and drive, you're a bloody idiot. - Eğer içki içersen ve araba sürersen sen lanet olası bir salaksın.

Close the bloody door. - Lanet olası kapıyı kapat.

lanet olası
freaking
mümkün olası
potential
cehennem olası
heck
deniz nakliyesini geliştirme programı; muhabere giriş paneli; olası küresel hata
(Askeri) sealift enhancement program; signal entrance panel; spherical error probable
kör olası/olasıca
(Konuşma Dili) 1. Damn him/her/it! 2. damned, accursed
lanet olası
imprecatory
lanet olası
blooming
lanet olası
blasted
lanet olası
damned
lanet olası
blithering
lanet olası
blinking
lanet olası
damnable
lanet olası
darned
lanet olası
ruddy
lanet olası
cursed
lanet olası pislik
(Argo) fucking piece of shit
lânet olası
drat
lânet olası
drat it
olası
Favorites