I take it that's unusual.
- Sanırım o olağan dışı.
I didn't notice anything unusual.
- Olağan dışı bir şey fark etmedim.
Call the police if you see any extraordinary situation.
- Olağandışı bir şey görürsen polisi ara.
Mary got extraordinary grades.
- Mary olağandışı notlar aldı.
Unusually low temperatures account for the poor rice crop this year.
- Olağandışı düşük ısılar bu yıl düşük kaliteli pirinç hasatından sorumlu tutulmaktadır.
It's unusual for Tom to be late.
- Tom'un geç kalması olağandışıdır.