What would happen if two powerful nations with different languages - such as United States and China - would agree upon the experimental teaching of Esperanto in elementary schools?
- Amerika Birleşik Devletleri ve Çin gibi farklı dilleri olan iki güçlü devlet ilköğretim okullarında Esperanto deneysel öğretimi üzerinde anlaşmaya varsalardı ne olurdu?
The families of the factory workers need schools, hospitals, and stores, so more people come to live in the area to provide these services, and thus a city grows.
- Fabrika işçilerinin ailelerinin okullara, hastanelere ve mağazalara ihtiyaçları vardır, bu yüzden bu hizmetleri sağlamak için daha fazla insan bölgede yaşamak için gelir. Böylece bir şehir gelişir.
She likes her school a lot.
- O okulunu çok seviyor.
Please follow the school rules.
- Lütfen okul kurallarına uyun.
I had to drop out of college and get a job.
- Okuldan ayrılıp bir iş bulmak zorunda kaldım.
Tom had to drop out from college because he couldn't afford tuition.
- Tom okul ücretini ödeyemediği için üniversiteyi bırakmak zorunda kaldı.
There used to be a coffee shop near the school.
- Okula yakın bir kahvehane vardı.
I go by that shop every morning on my way to school.
- Her sabah okula giderken o dükkanın önünden geçiyorum.