Makineler olmadan yaşayamayız.
- Ohne Maschinen können wir nicht mehr leben.
Yardımınız olmadan , o, başarısız olurdu.
- Ohne Deine Hilfe hätte er es wohl nicht geschafft.
Sen her şey değilsin, ama sensiz de her şey bir hiç.
- Du bist nicht alles, aber ohne dich ist alles nichts.
Kocaman bir dünyanın ufacık bir parçasısın sen. Sadece ufacık bir nokta, belki de daha ufak ve yinede dünya sensiz boş olurdu. İyi ki varsın.
- Du bist ein ganz kleiner Teil von einer ganz großen Welt. Nur ein ganz winziger Punkt oder vielleicht auch noch weniger, und doch wäre die Welt leer ohne dich. Schön, dass es dich gibt.
Mütevazilik olmaksızın cesaret tehlikeli bir oyundur.
- Without humility, courage is a dangerous game.
Herhangi birinin yardımı olmaksızın onu yapabileceğimi düşündüm.
- I thought I could do it without anybody's help.
O olmadan bunu yapamayız.
- We can't do this without her.
İtiraf ediyorum, o olmadan yaşamımın bu on yılı boş ve amaçsız olurdu.
- I admit that, without him, those ten years of my life would have been empty and without goals.
Onsuz yaşamayı öğrendim.
- I learned to live without her.
Bir pasaport, yabancı bir ülkeye giderken, onsuz gidemeyeceğin bir şeydir.
- A passport is something you cannot do without when you go to a foreign country.
İnsanlar sizin hakkınızda duydukları bütün iyi şeyleri sorgulayacak fakat bütün kötü şeylere tereddüt etmeden inanacaklardır.
- People will question all the good things they hear about you but believe all the bad without a second thought.
Öncelikle sormadan sizin herhangi bir şeyinizi asla ödünç almam.
- I'd never borrow anything of yours without asking first.
Dışarıda hava çok soğuk, ceketsiz üşüteceksin.
- It is very cold outside. You'll catch a cold without a coat.
Nothing is achieved without effort.
- Ohne Anstrengung erreicht man nichts.
I couldn't have done it without you. Thank you.
- Ich hätte es ohne dich nicht machen können. Danke.