Çok fazla yersen şişmanlarsın.
- If you eat too much you will become fat.
Kahveyi çaydan daha çok seviyorum.
- I like coffee much more than tea.
Japonya, çok fazla kâğıt tüketmektedir.
- Japan consumes a lot of paper.
Gezi çok fazla para gerektirir.
- The trip calls for a lot of money.
Yolda birçok hayvan gördü.
- He saw a lot of animals on the road.
Birçok İngilizce sözcük, Latince'den türemiştir.
- A lot of English words are derived from Latin.
Bir hayli mücevher satın aldın.
- You bought a lot of jewels.
Bilgisayarda bir hayli deneyimin var, değil mi?
- You have a lot of experience in computers, don't you?
Bu sandalyeyi onartmak aşağı yukarı ne tutar?
- About how much would it cost to have this chair repaired?
Buradan Belediye binasına yürümek aşağı yukarı ne kadar zaman alır?
- How much time, more or less, does it take to walk from here to the town hall?
Çok daha iyi hissediyorum.
- I'm feeling a lot better.
Onun ne de çok kitabı var!
- What a lot of books he has!
Onun köpeği uysal olduğu kadar çok sadık değildir.
- Her dog is not so much faithful as tame.
Ben köpekleri çok severim.
- I like dogs very much.