Sık sık Londra'ya giderim.
- I often go to London.
Okuldan sonra sık sık tenis oynarım.
- I often play tennis after school.
Her ne kadar sıkça eş anlamlı olarak kullanılsalar da; kibir ve gurur farklı şeylerdir.
- Vanity and pride are different things, though the words are often used synonymously.
Yaşım hakkında sıkça yalan söylerim.
- I often lie about my age.
Çiftlik hayatından şehir hayatına geçiş çoğunlukla zordur.
- The transition from farm life to city life is often difficult.
Pazartesi günleri çoğunlukla okula geç kalır.
- She is often late for school on Mondays.
Zenginler çoğu kez pintidirler.
- The rich are often misers.
Çiftlik hayatından şehir hayatına geçiş çoğunlukla zordur.
- The transition from farm life to city life is often difficult.
Çoğu kez onun zorbalık yaptığını gördüm.
- I've often seen him bullied.
Peynir çoğu kez bir fareyi bir tuzağa cezbeder.
- Cheese often lures a mouse into a trap.
O, kahvaltısını sıklıkla orada yer.
- He often eats breakfast there.
Okuldan sonra sık sık tenis oynarım.
- I often play tennis after school.
... But I think there's a freedom that is often not articulated, ...
... and the United States, the two countries who are most often ...