O, kahvaltısını sık sık orada yer.
- He often eats breakfast there.
Okuldan sonra sık sık tenis oynarım.
- I often play tennis after school.
Zenginler çoğu kez pintidirler.
- The rich are often misers.
Suç çoğu kez yoksullukla ilgilidir.
- Crime has often been related to poverty.
Bugünlerde sıkça bir enerji krizinden bahsediliyor.
- We often hear about an energy crisis these days.
Her ne kadar sıkça eş anlamlı olarak kullanılsalar da; kibir ve gurur farklı şeylerdir.
- Vanity and pride are different things, though the words are often used synonymously.