O, kahvaltısını sık sık orada yer.
- He often eats breakfast there.
Okuldan sonra sık sık tenis oynarım.
- I often play tennis after school.
Tom ve arkadaşları, çoğu kez gece yarısına kadar kart oyunu oynar.
- Tom and his friends often play cards until after midnight.
Peynir çoğu kez bir fareyi bir tuzağa cezbeder.
- Cheese often lures a mouse into a trap.
Her ne kadar sıkça eş anlamlı olarak kullanılsalar da; kibir ve gurur farklı şeylerdir.
- Vanity and pride are different things, though the words are often used synonymously.
Mutlu çocukluğumu sıkça hatırlıyorum.
- I often remember my happy childhood.