often; frequently

listen to the pronunciation of often; frequently
English - Turkish

Definition of often; frequently in English Turkish dictionary

much
çok

John Bill kadar yaşlı değil; çok daha genç. - John is not as old as Bill; he is much younger.

Çok fazla yersen şişmanlarsın. - If you eat too much you will become fat.

a lot
çok fazla

Kelebekler hakkında çok fazla şey biliyor. - He knows a lot about butterflies.

Küçük kız kardeşim ve ben çok fazla kovalamaca oynardık. Birbirimizi kovalardık ve kovalayan kişi kovalanana dokunmaya çalışır ve ona Sen ebesin! diye seslenirdi. - My little sister and I used to play tag a lot. We would chase each other, and the one chasing would try to tag the one being chased and yell: You're it!

a lot
birçok

Birçok İngilizce sözcük, Latince'den türemiştir. - A lot of English words are derived from Latin.

Birçok müşteri danışma için avukata gelirler. - A lot of clients come to the lawyer for advice.

much
fazlaca
a lot
buram buram
a lot
fena
a lot
hayli

Bir hayli mücevher satın aldın. - You bought a lot of jewels.

Bilgisayarda bir hayli deneyimin var, değil mi? - You have a lot of experience in computers, don't you?

a lot
fena halde
a lot
şiddetle
much
belirli bir miktar
much
aşağı yukarı

Bu sandalyeyi onartmak aşağı yukarı ne tutar? - About how much would it cost to have this chair repaired?

Buradan Belediye binasına yürümek aşağı yukarı ne kadar zaman alır? - How much time, more or less, does it take to walk from here to the town hall?

much
ziyade
a lot
bir yığın
a lot
çok

Çok daha iyi hissediyorum. - I'm feeling a lot better.

Ailesini çok endişelendirdi. - He caused his parents a lot of anxiety.

much
köp

Mac, benim arkadaşım. O, köpekleri çok sever. - Mac is my friend. He likes dogs very much.

Onun köpeği uysal olduğu kadar çok sadık değildir. - Her dog is not so much faithful as tame.

a lot
çok: They like her a lot. Ondan çok hoşlanıyorlar. She´s a lot better. O çok daha iyi
frequently, often
sık sık
much
klymet vermek
much
(zarf) çokça, pek, fazlaca, çok, hemen hemen
much
{s} çok, epey, hayli, pek: I'm feeling much
much
çokça
English - English
ofttimes
much

Does he get drunk much?.

a lot

I go swimming a lot.

often; frequently
Favorites