often; frequently

listen to the pronunciation of often; frequently
English - Turkish

Definition of often; frequently in English Turkish dictionary

much
çok

Kahveyi çaydan daha çok seviyorum. - I like coffee much more than tea.

Bugün, çok fazla ödevim var. - I have too much homework today.

a lot
çok fazla

Gezi çok fazla para gerektirir. - The trip calls for a lot of money.

Geçen yıl yaklaşık bu zaman çok fazla kar vardı. - We had a lot of snow about this time last year.

a lot
birçok

Yolda birçok hayvan gördü. - He saw a lot of animals on the road.

354618 no'lu örnek cümle, Tatoeba web sitesinde birçok karışıklık yarattı. - Example sentence no. 354618 created a lot of confusion on the Tatoeba website.

much
fazlaca
a lot
buram buram
a lot
fena
a lot
hayli

Bilgisayarda bir hayli deneyimin var, değil mi? - You have a lot of experience in computers, don't you?

Bir hayli mücevher satın aldın. - You bought a lot of jewels.

a lot
fena halde
a lot
şiddetle
much
belirli bir miktar
much
aşağı yukarı

Buradan Belediye binasına yürümek aşağı yukarı ne kadar zaman alır? - How much time, more or less, does it take to walk from here to the town hall?

Bu sandalyeyi onartmak aşağı yukarı ne tutar? - About how much would it cost to have this chair repaired?

much
ziyade
a lot
bir yığın
a lot
çok

Onun ne de çok kitabı var! - What a lot of books he has!

Japonya, çok fazla kâğıt tüketmektedir. - Japan consumes a lot of paper.

much
köp

Onun köpeği uysal olduğu kadar çok sadık değildir. - Her dog is not so much faithful as tame.

Bir köpeğin koku alma duygusu, bir insanınkinden çok daha keskindir. - A dog's sense of smell is much keener than a human's.

a lot
çok: They like her a lot. Ondan çok hoşlanıyorlar. She´s a lot better. O çok daha iyi
frequently, often
sık sık
much
klymet vermek
much
(zarf) çokça, pek, fazlaca, çok, hemen hemen
much
{s} çok, epey, hayli, pek: I'm feeling much
much
çokça
English - English
ofttimes
much

Does he get drunk much?.

a lot

I go swimming a lot.

often; frequently
Favorites