ofis

listen to the pronunciation of ofis
Turkish - English
office

Finding his office was easy. - Onun ofisini bulmak kolaydı.

My father usually goes to his office by bus. - Babam ofisine genellikle otobüsle gider.

bureau
pantry
department

My office is in the Foreign Languages Department. - Ofisim Yabancı Diller Bölümünde.

office (place of work)
office, department
government department (which acts in a commercial capacity, e.g. Petrol Ofisi)
office of
ofis boy
(Argo) go-for
ofis gereçleri
office equipments
ofis gereçleri
office stationery
ofis malzemeleri
office equipment
ofis masası
office table
ofis mobilyası
office furniture
ofis binası
office building
ofis bölmesi
cubical
ofis gereçleri
office requisites
ofis katibi
(Ticaret) office boy
ofis otomasyonu
office automation
ofis personeli
office staff
ofis tabanlı
office based
ofis yöneticisi
(Ticaret) office director
ofis çalışanı
white collar worker
ofis çalışması
office work
elektronik ofis
paperless office
idari ofis
administrative office
merkez ofis
central office
merkez ofis
main office
oval ofis
oval office
ön ofis
front office
duvarlarla ayrılmamış ofis
open plan office
elektro-optik; son ofis; eşit fırsat; icra emri; sadece gözler
(Askeri) electro-optical; end office; equal opportunity; executive order; eyes only
merkez ofis
head office

The firm has its head office in Osaka. - Firmanın Osaka'da merkez ofisi var.

In our head office, we have two meeting rooms. - Bizim merkez ofisimizde iki tane toplantı salonumuz var.

merkez ofis mahalli
head office location
meteorolojik ofis
(Havacılık) weather office
Turkish - Turkish
işyeri
İş yeri, daire, büro
İş yeri, daire, büro: "Alım satım ofisi müdürü resmî kanaldan bir şey yapılamayacağını anlamıştı."- R. H. Karay
iş yeri, büro
OFİS
(Osmanlı Dönemi) Fr. Yazıhane, daire, büro
ofis
Favorites