offering itself at once; at hand; opportune; convenient; near; easy

listen to the pronunciation of offering itself at once; at hand; opportune; convenient; near; easy
English - Turkish

Definition of offering itself at once; at hand; opportune; convenient; near; easy in English Turkish dictionary

ready
hazır

Et henüz hazır değil. - The meat's not ready yet.

Neredeyse gitmeye hazırım. - I'm about ready to go.

ready
hazır para
ready
her günkü
ready
klişeleşmiş
ready
gündelik
ready
{s} eldeki
ready
hazır olma

Bugün erkenden hazır olmak için dün eşyalarını topladı. - She packed yesterday, so as to be ready early today.

Akşam yemeği hazır olmak üzeredir. - Dinner is almost ready.

ready
hazırlop
ready
gönüllülük
ready
mücehhez
ready
el altında
ready
anık
ready
(Askeri) HAZIR: Bir silahın doldurulmuş, hedefe tevcih edilmiş ve atışa hazır olduğunu gösteren bir terim
ready
{s} becerikli
ready
çabuk

Çabuk ol! Şimdiye dek hazır olman gerekir. - Hurry up! You should be ready by now.

ready
{s} hazırlıklı

Ne gelirse gelsin hazırlıklı olmalıyız. - We ought to be ready for whatever comes.

Hazırlıklı bir konuşma yaptım. - I had a speech ready.

ready
(sıfat) hazır, amade, hazırlıklı, istekli, gönüllü, razı, çabuk, hızlı, becerikli, eldeki, kolay, el altındaki
English - English
ready
offering itself at once; at hand; opportune; convenient; near; easy
Favorites