Gazın kapalı olup olmadığına bak.
- See if the gas is turned off.
Işık kapalı iken uyudum.
- I slept with the light off.
Tom kampüs dışında yaşıyor.
- Tom lives off-campus.
Pist dışında kayak yaparken düştü.
- He fell while skiing off-piste.
Ada kıyıdan yaklaşık iki mil uzaklıktadır.
- The island is about two miles off the coast.
Ellerini bisikletimden uzak tut.
- Keep your hands off my bicycle.
Belki kendi yolumdan sapacağım.
- Maybe I'll just wander off on my own.
Sapa kaplıcaları severim.
- I like hot springs that are off the beaten track.
Arabamızda ters giden bir şey olmalı; motordan duman çıkıyor.
- Something must be wrong with our car; the engine is giving off smoke.
Sen yoldan çıkmışsın.
- You are way off the track.
Tom geçen hafta izne çıkmış olmalı.
- Tom must've had time off last week.
Jane biz dışarıda iken bizim çocuklarımıza bakmayı teklif etti.
- Jane offered to take care of our children when we were out.
Dışarı çıkmadan önce gazın kapalı olduğundan emin olun.
- Be sure to turn off the gas before you go out.
Balina, Wakayama kıyılarının açıklarında bulundu.
- The whale has been found off the coast of Wakayama.
Dalgıçlar Florida sahili açıklarında binlerce İspanyol altın sikkesi buldu.
- Divers have found hundreds of Spanish gold coins off the coast of Florida.
İyi bir iş başardın. Senin için şapkamı çıkarmak istiyorum.
- You have done a good job. I'll take my hat off to you.
Ben aklımı işten çıkarmak istiyorum.
- I want to get my mind off work.
Mary diş macununun kapağını açık bıraktığında, bu Tom'u kızdırıyor.
- It irritates Tom when Mary leaves the cap off the toothpaste.
Tom motoru kapattı ama farları açık bıraktı.
- Tom turned off the engine, but left the headlights on.
Dışarı çıkmadan önce gazı kapatmayı unutmayın.
- Don't forget to turn off the gas before going out.
Tüm ışıkların kapatıldığından emin ol dışarıya çıkmadan önce.
- Make sure to turn off all the lights before going out.
Senin aksanın iyi ama telaffuzun biraz zayıf.
- Your accent's good, but your pronunciation's a little bit off.
Tom çoğunlukla ofisten ayrılan son kişidir.
- Tom is often the last one to leave the office.
Tomu çaktan ayrılan son kişiydi.
- Tom was the last one off the plane.
Tom ofisin etrafında kafası kesilmiş bir tavuk gibi koşuyordu.
- Tom has been running around the office like a chicken with its head cut off.
Ofise vardığımda, beni bekleyen bir sürü işim vardı. Kafası kesilmiş bir tavuk gibi oradan oraya koşuşturuyordum.
- When I got to the office, I had tons of work waiting for me. I was running around like a chicken with its head cut off.
Filmi daha önce gördüğüm için televizyonu kapattım.
- I turned off the TV because I had seen the movie before.
Henüz gazı kapattın mı?
- Have you turned off the gas yet?
Tom ona teklif ettiğimiz rüşveti kabul etmek için isteksiz görünüyor.
- Tom seems to be unwilling to accept the bribe we're offering him.
İsteksizce motoro çalıştırdı ve gitti.
- Reluctantly, he started the engine and drove off.
Uçak kalkmak üzereydi.
- The plane was about to take off.
Uçak Paris için kalkmak üzere.
- The plane is about to take off for Paris.
Bugün normal fiyatımızdan yüzde yirmi beş indirimle satıyoruz.
- Today, we're selling that at twenty-five percent off our usual price.
Biz, mevcut koşullar altında daha fazla fiyat indirimi teklif edemeyiz.
- We cannot offer a further price reduction under the current circumstances.
O, çalıştığı ofis yakınında öğle yemeği yer.
- She eats lunch near the office where she works.
Arabamı büro yakınında park ediyorum.
- I am parking my car near the office.
Cumartesi öğleyin izinli olacağım.
- I'll be off duty at noon on Saturday.
Bu gece izinli misin?
- Are you off duty tonight?
Uzakta bir silahın patladığını duydum.
- They heard a gun go off in the distance.
Biz kıyıdan yaklaşık 3 kilometre uzaktayız.
- We're about three kilometers off shore.
Onun kaba davranışı tarafından rencide edildim.
- I was offended by her crude manners.
Dan kabaca polis memuruna hakaret etti.
- Dan rudely insulted a police officer.
Köşe başında postahane vardı.
- There used to be a post office on the corner.
Maziye sünger çekip yeniden başlamak için işimi bıraktım ve taşındım.
- I quit my job and moved so I could start off with a clean slate.
Allah aşkına o, günün bu saatinde nereye gitmiş olabilir.
- Where on earth can he have gone off to at this time of day?
Uzmanlar üç olası açıklama teklif etti.
- Experts have offered three possible explanations.
Binlerce olasılık bizi yeni bir hayata davet ediyor.
- Life offers us millions of possibilities.
Her daim kafan bozuk zaten.
- You are always pissed off.
Bu domuz eti biraz bozuk.
- This pork is a bit off.
Bu gaz kötü bir koku verir.
- This gas gives off a bad smell.
O oldukça kötü, çünkü kitabı iyi satmıyor.
- He is badly off, because his book doesn't sell well.
Ev sahibi oldukça varlıklıydı.
- The landlord used to be quite well off.
Köpek sahibinin sesini duyar duymaz, bir ok gibi fırladı.
- As soon as the dog heard his master's voice, off he ran like a shot.
Tom komutanına kimseyi öldürmek istemediğini söyledi.
- Tom told his commanding officer that he wasn't willing to kill anyone.
Mafya rakip gangsteri öldürmek için kendi planları üzerinde onu içeriye aldı.
- The mafia let him in on their plans to knock off a rival gangster.
teklif ettiğin şey tamamen deli saçması!
- It's utter nonsense what you offer!
Senin tahminin tamamen yanlış.
- Your guess is entirely off the mark.
Tom kötü bir başlangıç yaptı.
- Tom got off to a bad start.
Biz iyi bir başlangıç yaptık.
- We're off to a good start.
Tom gerçekten yorgundu. O saat dokuzda ışığı kapadı ve birkaç dakika içinde hızla uykuya daldı.
- Tom was really tired. He turned off the light at nine and was fast asleep within minutes.
Tom hararetli ve yorgun görünüyordu, ona soğuk bir içecek teklif edip, oturup dinlenmesini söyledim.
- Tom looked hot and tired, so I offered him a cold drink and told him to sit down and rest.
Oyun önümüzdeki haftaya kadar ertelenmiş olabilir.
- The game may have been put off till next week.
Şu an elektrikler kesik.
- The electricity is off at the moment.
Bu sabahtan beri elektrik kesik.
- The electricity has been off since this morning.
İlgilenmiyorum. Defol git.
- I'm not interested. Buzz off.
Dengesini kaybetti ve bisikletinden düştü.
- He lost his balance and fell off his bicycle.
Dengesini kaybetti ve merdivenden düştü.
- He lost his balance and fell off the ladder.
Dan Linda'nın arabasını tamir etmesine yardım etmeyi önerdi.
- Dan offered to help Linda repair her car.
Dan arabasına bindi ve uzaklaştı.
- Dan got into his car and drove off.
I took this paper off of his desk.
This is based off of his first book.
Can you off the light?.
We're just off the main road.; ''The island is 23 miles off the cape.
We've been off the grid for three days now.; He took 20% off the list price.
This milk is off!.
The book fell off the table.
I'd like to re-order those printer cartridges, let's say 5-off.
sales are off this quarter.
He didn't buy it off him. He stole it off him.
I took it off the table.; Come off the roof!.
die off.
He's off the computer, but he's still on the phone.; Keep off the grass.
He got in the way so I had him offed.
He's been off his feed since Tuesday.; He's off his meds again.
Muriel is making a poor living from her part-time job.
- Muriel is living poorly off of her part-time job.
I've just returned from the post office.
- I have just returned from the post office.
Aren't you a police officer?
- Aren't you a police officer?
... that comes off of Born This Way, Judas. ...
... be true, and everything else can be hung off of that one thing. He can build it up. ...