Öneriniz biraz aşırı.
- Your proposal is a bit extreme.
İnsana da aşırı sıcaklıklara karşı koruyucu cihazlar verilmektedir.
- Man, too, has been given protective devices against extreme temperatures.
Ton son derece çok bilmiş.
- Tom is extremely sophisticated.
Biz Tom'un önerisini çok aşırı olarak reddettik.
- We rejected Tom's suggestion as too extreme.
Tom aşırı derecede ikna edicidir.
- Tom is extremely persuasive.
Bu onun için aşırı derecede zordur.
- This is extremely hard for him.
Kasaba Japonya'nın en uç kuzeyindedir.
- The town is located in the extreme north of Japan.
Fadıl açgözlülüğünü örtmek için uçlara gitti.
- Fadil went to extremes to cover up his greed.
Tom son derece şiddetli.
- Tom is extremely violent.
Onlar olağanüstü durumlar.
- They are the extreme cases.