Çiçeklerin ve ağaçların temiz havaya ve taze suya ihtiyacı vardır.
- Flowers and trees need clean air and fresh water.
Tazelik bizim önceliğimizdir.
- Freshness is our top priority.
Yaşam tarzınıza dikkatle bir göz atın.
- Take a fresh look at your lifestyle.
Sazan ve alabalık gibi balıklar tatlı suda yaşamaktadır.
- Fish like carp and trout live in fresh water.
Önceki gece partiden geç dönmeme rağmen sabah bir papatya kadar dinçtim.
- Although I came back late from the party last night, I was as fresh as a daisy in the morning.
Bana karşı küstahlık yapma.
- Don't be fresh to me.
Taze pişmiş ekmek kokusunu severim.
- I like the smell of freshly-baked bread.
Bu dükkâna her ne zaman gitsem, taze pişmiş taiyaki kekleri satıyorlar.
- Whenever I go to this store, they're selling freshly baked taiyaki cakes.
With fresh material, taxonomic conclusions are leavened by recognition that the material examined reflects the site it occupied; a herbarium packet gives one only a small fraction of the data desirable for sound conclusions. Herbarium material does not, indeed, allow one to extrapolate safely: what you see is what you get.