of periods of time or occurrences, and the like

listen to the pronunciation of of periods of time or occurrences, and the like
English - Turkish

Definition of of periods of time or occurrences, and the like in English Turkish dictionary

order
{f} sipariş vermek

Sipariş vermek için hazır mısınız? - Are you ready to order?

Garson, sipariş vermek istiyorum. - Waiter, I'd like to order.

order
{i} sipariş

Kitabı ABD'deki yayıncıdan sipariş verdi. - He ordered the book from the publisher in the United States.

Onun siparişi pastırma ve yumurtadır. - Bacon and eggs is his order.

order
{i} şeref rütbesi
order
{i} dizi
order
(Biyoloji,Gıda) takım

Yarışa katılmak için yeni bir takım kuruldu. - A new team was formed in order to take part in the race.

Bütünüyle sipariş edilmiş bir takıma çoğunlukla bir zincir denilir. - A totally ordered set is often called a chain.

order
{i} paso
order
buyrultu
order
düzenini sağlamak
order
düzensiz

Uçağın kontrolleri düzensizdi. - The controls of the plane were out of order.

Onun odası her zaman düzensizdir. - His room is always out of order.

order
(Kanun) hükmetmek
order
durum

Odasını her zaman iyi durumda tutar. - She always keeps her room in good order.

Oda kusursuz durumda. - The room is in immaculate order.

order
ısmarlama

Ne ısmarlamak istiyorsunuz,beyler? - What do you wish to order, gentlemen?

Ben bunu ısmarlamadım. - I did not order this.

order
rütbe
order
havale

Onu Boston'dan posta havalesi ile aldım. - I got it mail order from Boston.

order
sınıf

Onlar onu mesele çıkarmak için sınıfta olmakla suçladılar. - They accused him of being in the classroom in order to cause trouble.

O sınıfı geçmek için biraz ekstra kredi çalışması yaptım. - I did some extra credit work in order to pass that class.

order
tertip
order
(n) sipariş
order
{i} cins, çeşit
order
(Mukavele) talep, sipariş; düzenleme; emir
order
(Tekstil) ısmarlamak, sipariş etmek
English - English
order
of periods of time or occurrences, and the like
Favorites