English - Turkish
Definition of of or pertaining to possession; having or indicating possession in English Turkish dictionary
- possessive
- {s} paylaşmak istemeyen
- possessive
- {s} sahip olma
- possessive
- {i} in hali
- possessive
- tamlayan durumu
- possessive
- iyelik yağdayı
- possessive
- paylaşmayı sevmeyen
- possessive
- tamamlayan yağdayı
- possessive
- -in hali
- possessive
- iyelik gösteren
- possessive
- sah
Tom oldukça sahiplenici.
-Tom is quite possessive.
Onun eski erkek arkadaşı aşırı sahiplenici ve agresifti.
-Her ex-boyfriend was very possessive and confrontational.
- possessive
- {s} hükmetme
- possessive
- possessivelytahakküm ederek
- possessive
- {s} sahip çıkan
Sanırım Tom sahip çıkan.
-I think Tom is possessive.
Sen çok sahip çıkansın, değil mi?
-You're very possessive, aren't you?
- possessive
- izafet
- possessive
- {i} iyelik belirten sözcük
- possessive
- possessivenesstahakküm etme
- possessive
- mülkiyet ifade eden
- possessive
- sahip çıkarak
- possessive
- {s} sahip olan
Related Terms
English - English
Definition of of or pertaining to possession; having or indicating possession in English English dictionary
- possessive
of or pertaining to possession; having or indicating possession
Hyphenation
of or pertaining to possession; ha·ving or in·di·cat·ing pos·ses·sionPronunciation
Resimler
Favorites