O, deri eşyalar alır ve satar.
- He buys and sells leather goods.
Ayakkabılar, deriye benzeyen yumuşak bir malzemeden yapıldı.
- The shoes were made of some soft stuff that looked like leather.
Tom deriden yapılmış bir şey satın almayı reddediyor.
- Tom refuses to buy anything made of leather.
Yeni ayakkabılarım deriden yapılmıştır.
- My new pair of shoes are made of leather.