O, sol eliyle yazı yazar.
- She writes with her left hand.
Kule sola doğru hafifçe eğildi.
- The tower leaned slightly to the left.
Süpermarketler şimdi kapalı, bu yüzden buzdolabında kalanlarla yetinmek zorunda kalacağız.
- The supermarkets are now closed, so we'll have to make do with what is left in the refrigerator.
Şişe içinde kalan sadece bir miktar süt vardı.
- There was only a little milk left in the bottle.
Sola dönerseniz, benzin istasyonu bulursunuz.
- Turning to the left, you will find the gas station.
Sola dönerseniz, kiliseyi sağ tarafınızda bulursunuz.
- If you turn to the left, you will find the church on your right.
Amerikan araçlarda direksiyon sol taraftadır.
- The steering wheels on American cars are on the left side.
Amerikan arabalarının direksiyon simitleri sol taraftadır.
- Steering wheels of American cars are on the left side.
Benim sol elimde biraz uyuşma var.
- I have some numbness in my left hand.
Ben sol elimle yazmaya çalıştım.
- I tried to write with my left hand.
Soldaki kişi resmin dengesini bozuyor.
- The person on the left ruins the balance of the picture.
Soldaki dolabı açın. O, şişelerin olduğu yerde.
- Open the cupboard on the left. That's where the bottles are.
Japonya'da araba sürdüğünüzde soldan gitmeyi unutmayın.
- When you drive in Japan, remember to keep to the left.
Senin odan soldan birinci.
- Your room is the first one on the left.
Sanırım fırında biraz artık pizzam var.
- I think I have some leftover pizza in the fridge.
Yemek artıklarıyla köpeğimi besledim.
- I fed the leftovers to my dog.