O, takımın bir üyesi olarak seçildi.
- He was chosen to be a member of the team.
Annem bu perdeyi seçti.
- Mother chose this curtain.
Ben sorunu görmezden gelmeyi seçtim.
- I chose to ignore the problem.
Seçtiğim şeyin beni ilgilendirmediğini anladım.
- I realized that what I had chosen didn't really interest me.
Değiştirebileceğimiz bazı şeyler vardır fakat seçeceğimiz değil.
- There are some things we could've change, but we chose not to.
... or Monsanto get to choose the nub, then they get control and the power to secure themselves ...
... Maybe do like a choose your own adventure type story. ...