Zor ve üzüntülü zamanlarda diğer insanlar için bir şey yapmaya çalışırız.
- In hard times, in sorrowful times, let's try doing something for other people.
Oğullar üzüntülü şekilde annelerini gömdü.
- The sons sorrowfully buried their mother.
Onlar kederli bir şekilde sessizdi.
- They were sorrowfully silent.
Mary kederli bir şekilde babasını gömdü.
- Mary sorrowfully buried her father.
Onlar kederli bir şekilde sessizdi.
- They were sorrowfully silent.
Mary kederli bir şekilde oğlunu gömdü.
- Mary sorrowfully buried her son.
Her şey geçicidir ve bu nedenle üzücüdür.
- Everything is transient and therefore sorrowful.