of a higher rank or position; paramount

listen to the pronunciation of of a higher rank or position; paramount
English - Turkish

Definition of of a higher rank or position; paramount in English Turkish dictionary

foremost
{s} önde gelen

Kalp cerrahisinde en önde gelen otoritedir. - He is the foremost authority on heart surgery.

Mary ülkenin Suriye'deki çatışma konusundaki en önde gelen uzmanıdır. - Mary is the country's foremost expert on the conflict in Syria.

foremost
en önde gelen

Mary ülkenin Suriye'deki çatışma konusundaki en önde gelen uzmanıdır. - Mary is the country's foremost expert on the conflict in Syria.

Kalp cerrahisinde en önde gelen otoritedir. - He is the foremost authority on heart surgery.

foremost
{s} başta gelen, en öndeki. z. başta
foremost
{s} en önemli

Müşteri hizmetleri bizim en önemli önceliğimizden biridir. - Customer service is one of our foremost priorities.

Birincisi ve en önemlisi, neden burada olduğunu anlaman gerekiyor. - First and foremost, you need to figure out why you're here.

foremost
{s} baş
foremost
(Askeri) pruva direği
foremost
herşeyden çok
foremost
gelişmiş
foremost
en önemli olan
foremost
en başta gelen
foremost
en başta ele alınması gereken
foremost
evvelâ
foremost
ilkönce
foremost
çekinmeden
foremost
first and foremost en başta
foremost
başta
foremost
head foremost başı önde
English - English
foremost
of a higher rank or position; paramount
Favorites