odd, unusual, peculiar; foreign, unfamiliar, unknown

listen to the pronunciation of odd, unusual, peculiar; foreign, unfamiliar, unknown
English - Turkish

Definition of odd, unusual, peculiar; foreign, unfamiliar, unknown in English Turkish dictionary

strange
tuhaf

Onun düğünü hakkında bir şey bilmemen tuhaf. - It is strange that you know nothing about her wedding.

Öyle ucuz bir otelde misafir edilmesi tuhaf. - It is strange that he should be put up at such a cheap hotel.

strange
{s} garip

Garip bir keşif yaptılar. - They made a strange discovery.

Onlar orada garip bir hayvan gördü. - They saw a strange animal there.

strange
{s} yabancı

Bir köpek yabancılara havlar. - A dog barks at strangers.

Buralarda bir yabancıyım. - I'm a stranger in these parts.

strange
{s} acayip

Bu hikaye kulağa acayip gelebilir ama tamamen gerçektir. - This story may sound strange, but it's absolutely true.

Onları hayat görüşü acayip görünebilir. - Their view of life may appear strange.

strange
{s} bilinmeyen

Onun hobisi bilinmeyen kelebekler toplamaktır. - His hobby is collecting strange butterflies.

strange
{s} acemi
strange
yabancılık
strange
yadırgı
strange
acayiplik
strange
görülmemiş
strange
şaşılası
strange
tecrübesiz
strange
alışık olmayan
strange
{s} işe yabancı
English - English
{s} strange
odd, unusual, peculiar; foreign, unfamiliar, unknown
Favorites