Bu büyük bir fırsat olacak.
- It'll be a big occasion.
Bu mükemmel bir fırsattı.
- This was the perfect occasion.
Ben çeşitli vesilelerle Chuck's Diner'da yemek yedim.
- I have eaten at Chuck's Diner on several occasions.
Onun her vesileyle büyük konuşmasından nefret ediyorum.
- I hate his talking big on every occasion.
Onun hikayesi durum için uygun değildi.
- His story wasn't appropriate for the occasion.
Özel durumlar dışında asla içmez.
- He never drinks except on special occasions.
Özel durumlar dışında Tom asla içki içmez.
- Tom never drinks except on special occasions.
Özel durumlar dışında asla içmez.
- He never drinks except on special occasions.
Onun konuşması ortam için uygundu.
- His speech was suitable for the occasion.
Tom özel ortamlarda sadece takım elbise giyer.
- Tom only wears a suit on special occasions.
O zaman zaman iş gezilerinin dışında çok seyahat etmez.
- He doesn't travel much apart from occasional business trips.
Şimdi bile zaman zaman artçı şoklar var.
- Even now there are occasional aftershocks.
Bugünkü büyük olay nedir?
- What's the big occasion today?
Yarın ara sıra sağanaklar olabilir.
- Occasional showers are possible tomorrow.
Seller, şiddetli rüzgar fırtınaları, kuraklıklar, öldürücü donlar ve hava kirliliği sorunları hepsi,ara sıra, modern toplumu etkilenmiştir.
- Floods, violent wind storms, droughts, killing frosts, and the problems of air pollution have all, on occasion, influenced modern society.
I had no occasion to feel offended, however.
At this point, she seized the occasion to make her own observation.
Having people round for dinner was always quite an occasion at our house.
it were too vile to say, and scarce to be beleeved, what we endured: but the occasion was our owne, for want of providence, industrie and government .
I could think of two separate occasions when she had deliberately lied to me.