Definition of occasional. in English Turkish dictionary
- nadiren
Yarınki hava güneşli ve nadiren yağışlı olmalı.
-Tomorrow's weather should be sunny with occasional rain.
- {s} ara sıra meydana gelen
- arada sırada olan
- {s} fırsat düştükçe yapılan
- bazen
Onlar bazen buraya gelir.
-They come here occasionally.
Bazen işler planlandığı gibi gitmez.
-Occasionally, things don't go as planned.
- sometime
- bazen
Bazen onlarla buluşuyoruz.
-We sometimes meet them.
O bazen işe arabayla gider.
-Sometimes he drives to work.
- occasional
- {s} ara sıra olan
Midemde ara sıra olan ağrılar var.
-I have occasional pains in the stomach.
- sometime
- birgün
Bunu birgün yapacağım.
-I'm going to do that sometime.
Tom bunu birgün yapmalı.
-Tom should do that sometime.
- sometime
- bir ara
Ben, bir ara evinize uğramak istiyorum.
-I'd like to come around to your house sometime.
Bir ara bana yaz tamam mı?
-Write me sometime, OK?
- occasional
- occasionally ara sıra
- occasional
- occasional chair takımdan ayrı sandalye
- occasional
- belirli bir fırsat dolayısıyle yapılan
- sometime
- z. bir zaman; bir gün: It was sometime last year. Geçen sene içinde bir zamandı. Come see us sometime! Bir gün bize gel!
- sometime
- eskiden
- sometime
- {s} eski
Japonya'da hala bazen birinin abaküs kullandığını görüyoruz, ancak eskisi kadar sık değil.
-In Japan, we still sometimes see someone use an abacus, but not as often as we used to.
Bazen Tom eski dostlarıyla görüşmeye geliyordu.
-Sometimes Tom came to meet his old friends.
- sometime
- {s} önceki
- sometime
- bir gün
Bir gün oraya gitmeliyim.
-I should go there sometime.
Annesi ve kız kardeşi genç işçiyi ziyaret etmek için geldi, ve bazen onunla birlikte bir gün geçirdiler.
-Her mother and her sister came to visit the young worker, and sometimes they spent a day with her.
- sometime
- eskiden/bir ara
- sometime
- ilerde
- sometime
- günün birinde
Günün birinde buluşmalıyız.
-We should get together sometime.
Günün birinde seni tekrar görmek isterim.
-I would like to see you again sometime.
- sometime
- {s} sabık
- sometime
- bir zaman
Yakın bir zamanda Paris'te bizi ziyaret etmeye gel.
-Come and visit us in Paris sometime soon.
Gelecek hafta erken bir zamanda bir toplantı planlayalım.
-Let's schedule a meeting sometime early next week.
- sometime
- evvelce
Related Terms
Definition of occasional. in English English dictionary
- sometime
- limited to certain occasions, oft. used in the sense of "not very often"
- Occasional means happening sometimes, but not regularly or often. I've had occasional mild headaches all my life Esther used to visit him for the occasional days and weekends. + occasionally oc·ca·sion·al·ly He still misbehaves occasionally. happening sometimes but not often or regularly
- {a} casual, accidental, incidental
- Produced by accident; as, the occasional origin of a thing
- occurring or appearing at usually irregular intervals; "episodic in his affections"; "occasional headaches"
- Not happening often or regularly
- employed in a specified capacity from time to time; "casual employment"; "a casual correspondence with a former teacher"; "an occasional worker"
- Precipitation which while not frequent, is recurrent
- occurring from time to time; "took an occasional glass of wine"
- {s} occurring now and then, irregular, infrequent, incidental, on occasion
- Of or pertaining to an occasion or to occasions; occuring at times, but not constant, regular, or systematic; made or happening as opportunity requires or admits; casual; incidental; as, occasional remarks, or efforts
- Designed or constructed to be used as the occasion demands Multi-purpose
Hyphenation
oc·ca·sion·alResimler
Videos
... And so some of them, I would find the occasional lab test ...