Yarınki hava güneşli ve nadiren yağışlı olmalı.
- Tomorrow's weather should be sunny with occasional rain.
Kopya cümleler bazen Tatoeba'da oluşturulur. Tekilleştirme robot, Horus, genellikle onlarla ilgilenir.
- Duplicate sentences are occasionally created on Tatoeba. The deduplication bot, Horus, generally takes care of them.
Öğretmenler bazen öğrencilerinin stres atmasına izin vermeliler.
- Teachers should occasionally let their students blow off some steam.
Midemde ara sıra olan ağrılar var.
- I have occasional pains in the stomach.
Bu mutlu bir fırsat değil.
- It's not a happy occasion.
Bu büyük bir fırsat olacak.
- It'll be a big occasion.
Çeşitli vesilelerle onunla karşılaştım.
- I've met him on several occasions.
O, çeşitli vesilelerle uyarıldı.
- He has been warned on several occasions.
Şimdi bile, ara sıra seni görmek istediğimi düşünüyorum. Fakat bugünkü seni değil geçmişten hatırladığım seni.
- Even now, I occasionally think I'd like to see you. Not the you that you are today, but the you I remember from the past.
Robert ara sıra beni ziyaret eder.
- Robert occasionally visits me.
Onun konuşması duruma çok uygun değildi.
- His speech was not very becoming to the occasion.
Özel durumlar dışında asla içmez.
- He never drinks except on special occasions.
Ben sadece özel durumlarda kravat takarım.
- I only wear a tie on special occasions.
Özel durumlar dışında Tom asla içki içmez.
- Tom never drinks except on special occasions.
Tom özel ortamlarda sadece takım elbise giyer.
- Tom only wears a suit on special occasions.
Tom Mary'nin giydiğinin ortam için uygun olduğunu düşünmüyordu.
- Tom didn't think what Mary was wearing was appropriate for the occasion.
O, zaman zaman dedektif hikayeleri okur.
- He reads detective stories on occasion.
O zaman zaman iş gezilerinin dışında çok seyahat etmez.
- He doesn't travel much apart from occasional business trips.
Anne zaman zaman oğlunun mektubunu yeniden okuyordu.
- The mother occasionally reread her son's letter.
Fibonacci sayıları doğada zaman zaman görünür.
- Fibonacci numbers show up occasionally in nature.
Bugünkü büyük olay nedir?
- What's the big occasion today?
Seller, şiddetli rüzgar fırtınaları, kuraklıklar, öldürücü donlar ve hava kirliliği sorunları hepsi,ara sıra, modern toplumu etkilenmiştir.
- Floods, violent wind storms, droughts, killing frosts, and the problems of air pollution have all, on occasion, influenced modern society.
Ara sıra okula gitmem.
- I am absent from school on occasion.
Öğretmenler bazen öğrencilerinin stres atmasına izin vermeliler.
- Teachers should occasionally let their students blow off some steam.
Bazen işler planlandığı gibi gitmez.
- Occasionally, things don't go as planned.
I had no occasion to feel offended, however.
At this point, she seized the occasion to make her own observation.
Having people round for dinner was always quite an occasion at our house.
it were too vile to say, and scarce to be beleeved, what we endured: but the occasion was our owne, for want of providence, industrie and government .
I could think of two separate occasions when she had deliberately lied to me.
Flames could still be seen from town flaring up occasionally on a hill dotted with emergency vehicles.
... And so some of them, I would find the occasional lab test ...