Açıkçası, o suçlanacak.
- Obviously, he is to blame.
Açıkçası, bu bir kişinin işi olamaz. Tatoeba'nın işbirlikçi olmasının nedeni budur.
- Obviously, this cannot be the work of one person. This is why Tatoeba is collaborative.
Elemanımızın az olduğu apaçık.
- We're obviously short-handed.
Bir şey apaçık yanlış.
- Something's obviously wrong.
Tom açıkçası olanlar tarafından harap edildi.
- Tom was obviously devastated by what happened.
Açıkçası, bu bir kişinin işi olamaz. Tatoeba'nın işbirlikçi olmasının nedeni budur.
- Obviously, this cannot be the work of one person. This is why Tatoeba is collaborative.
Belli ki, Tom'un aklında çok şey vardı fakat problemlerimizde bize yardım etmesi için biraz zaman harcamasını rica etmekten başka seçeneğim yoktu.
- Obviously, Tom had a lot on his mind, but I had no choice but to ask him to spend some time helping us with our problems.
Belli ki bir şey hakkında üzgünsün.
- You're obviously upset about something.
Tom besbelli onun elleriyle çok iyi.
- Tom is obviously very good with his hands.
Tom besbelli üzgündü.
- Tom was obviously upset.
Hatalar açık olarak yapıldı.
- Mistakes have obviously been made.
Logan and Zoë had my number, obvs. But for once I wasn't sure that I wanted them to.