o zamanlarda

listen to the pronunciation of o zamanlarda
Turkish - English
at that time
during that same point in time, during that period, upon that occasion, during the same time
o zaman
then

I apologized, but even then she wouldn't speak to me. - Özür diledim fakat o zaman bile benimle konuşmadı.

It's supposed to rain tomorrow night, so let's leave our umbrellas until then. - Yarın gece yağmur bekleniyor,öyleyse o zamana kadar şemsiyelerimizi bırakalım.

o zaman
at the time

Tom claims he was drunk at the time. - Tom o zaman sarhoş olduğunu iddia ediyor.

Tom was the only person in the room at the time. - O zaman, Tom odadaki tek kişiydi.

o zaman
when then
O zaman
that time

By that time I'll have already left. - O zamana kadar çoktan ayrılmış olacağım.

If only you had told me the whole story at that time! - Keşke o zaman bütün hikayeyi bana anlatsaydın!

O zaman
that the time
o zaman
in that case
o zaman
then of
o zaman
at that time

At that time, Mexico was not yet independent of Spain. - O zaman, Meksika henüz İspanya'dan bağımsız değildi.

Were you reading a book at that time? - O zaman bir kitap okuyor muydunuz?

o zaman
at that case
o zaman
by then

By then, however, it was too late. - Ancak, o zamana kadar, çok geçti.

I'll be six feet under by then. - O zamana nalları dikmiş olurum.

o zaman
thereat
o zamanlarda
Favorites