This is John and that is his brother.
- Bu John'dur ve o da onun biraderidir.
His girlfriend is Japanese.
- Onun kız arkadaşı Japon.
Her hands were as cold as ice.
- Onun elleri buz kadar soğuktu.
She promised to meet her at the coffee shop.
- Onunla kahve dükkanında buluşmaya söz verdi.
The eye of a hurricane is its center.
- Bir kasırganın gözü onun merkezidir.
You will have guessed its meaning by the end of the chapter.
- Bölümün sonunda onun anlamını tahmin etmiş olacaksınız.
My books are in Romanian; hers are in English.
- Benim kitaplarım Rumence, onunkiler ise İngilizce.
We compared his work with hers.
- Biz onun işini onunkilerle karşılaştırdık.