Kralın ondan çok sayıda gayrımeşru çocuğu vardı.
- The king had numerous illegitimate children with her.
Kyoto'da çok sayıda üniversite var.
- There are numerous universities in Kyoto.
Aşıklar sayısız mektup alışverişinde bulundular.
- The lovers exchanged numerous letters.
Tom'un sayısız kız arkadaşı vardı.
- Tom had numerous girlfriends.
Birçok ülke nükleer silahsızlanma anlaşmasını imzaladı.
- Numerous countries have signed a nuclear disarmament agreement.
Onu birçok kez yaptım.
- I've done that numerous of times.
Onun odasına girdiğimde, golf oynadığı yirmi yıl süresince kazandığı çok sayıda kupayı bana gösterdi.
- When I went into his room, he showed me the numerous trophies he had won during the twenty years he had played golf.
Kralın ondan çok sayıda gayrımeşru çocuğu vardı.
- The king had numerous illegitimate children with her.
People participated more numerously than ever before.
... with numerous awards. ...
... along the roads the presence of numerous caravan serai attest to the intense ...