Bir gece daha kalmak istiyorum. Mümkün mü?
- I'd like to stay one more night. Is that possible?
Birini tanıyorum da ötekini değil.
- I know one of them but not the other.
Eski tekerlekleri yenisiyle değiştir.
- Replace the old tires with new ones.
Onun bürosunu tekrar tekrar aradım fakat kimse cevap vermedi.
- I called his office again and again, but no one answered.
Dustin Moskovitz, Yahudi bir girişimcidir. O, Facebook'un kurucularından biridir.
- Dustin Moskovitz is a Jewish entrepreneur. He is one of the co-founders of Facebook.
Dünya'nın Ay'dan görüntüsü, 20. yüzyılın ikonik resimlerinden birisidir.
- The view of the Earth from the Moon is one of the iconic images of the 20th century.
Dünya'nın Ay'dan görüntüsü, 20. yüzyılın ikonik resimlerinden birisidir.
- The view of the Earth from the Moon is one of the iconic images of the 20th century.
Birisi o birahanede fazla müzik dinlemez.
- One won’t hear much music in that pub.
Hiç kimse keyfi olarak mal ve mülkünden mahrum edilemez.
- No one shall be arbitrarily deprived of his property.
Kimse benim fikirlerimi dinlemek istemiyor.
- No one wants to listen to my opinions.
Ofiste bir tane satın almak zorundasın.
- You have to buy one at the office.
Saatimi kaybettim, bu yüzden bir tane almak zorundayım.
- I lost my watch, so I have to buy one.
Tom'un yaptığı çok emniyetli olmayan tek şey her Web sitesi için aynı şifreyi kullanmasıdır.
- One thing Tom does that isn't very safe is that he uses the same password for every website.
Onun için sadece siz değil aynı zamanda ben de sorumluyum.
- You are not the only one responsible for it, I am too.
Onların her birine bin yen verdim.
- I gave them one thousand yen each.
Her birimiz elinden geleni yapmalı.
- Each one of us should do his best.
Onun içinde iki kişi vardı, onun kız öğrencilerinden birisi ve genç bir adam.
- There were two people in it, one of her girl students and a young man.
Hiç kimse bu adamlara hakaret etmek istemedi.
- No one wanted to insult these men.
Daha sonra bir kişi daha bize katılıyor olacak.
- One more person will be joining us later.
Yüz elli kişi maraton yarışına girdi.
- One hundred and fifty people entered the marathon race.