O önemsiz bir sorundur.
- That is a trivial problem.
Tahrikçi önemsiz konuları abartma eğilimindedir.
- The agitator is inclined to exaggerate trivial matters.
Anne babanı böyle saçma bir şeyle rahatsız etme.
- Don't bother your parents with such a trivial thing.
Tebeşirle yazmak saçmadır.
- Writing with chalk is trivial.
Bu önemli değil, değil mi?
- That's not important, is it?
Bu ilginç ama önemli değil.
- That's interesting, but not important.