not truly; not honestly; falsely

listen to the pronunciation of not truly; not honestly; falsely
English - Turkish

Definition of not truly; not honestly; falsely in English Turkish dictionary

false
{s} takma

Tom takma dişlerini çıkardı. - Tom took out his false teeth.

Politikacı ne peruk ne de takma diş taktığını iddia etti. - The politician claimed that he wore neither a wig nor false teeth.

false
yanlış

Yarışmacı, iki yanlış start yaptı. - The contestant made two false starts.

Haber yanlışmış gibi görünüyor. - It seems that the news was false.

false
{s} sahte

Polise sahte bir isim ve adres verdi. - He gave the police a false name and address.

Bazı insanlar iş bulmak için sahte isimler kullanmak zorunda kaldı. - Some people had to use false names to get work.

false
(Muzik) falso
false
sadık olmayan
false
{s} hain
false
kuvvetlendirmek veya muhafaza etmek için konulan ahenksiz
false
(Askeri) SAHTE, YALAN, YANLIŞ, HATALI
false
yalandan

Bizi yalandan gerçeğe götür. - Lead us from falsehood to truth.

false
vefasız
false
{s} falsolu
false
{s} hileli
false
asılsız

Linda Dan'ı onunla evlenmeye zorlamak için asılsız gebelik iddialarında bulundu. - Linda made false claims of pregnancy to force Dan to marry her.

false
hakikatsiz
false
yapma
false
numaradan
false
{s} hatalı

Aksilikler ve hatalı başlangıçlar olacak. - There will be setbacks and false starts.

false
{s} haksız
English - English
false
not truly; not honestly; falsely
Favorites