Politikacı ne peruk ne de takma diş taktığını iddia etti.
- The politician claimed that he wore neither a wig nor false teeth.
Tom takma dişlerini çıkardı.
- Tom took out his false teeth.
Haber yanlışmış gibi görünüyor.
- It seems that the news was false.
Onun hikayesinin yanlış olduğunu düşünüyor musunuz?
- Do you think her story is false?
Sahteciliğe karşı savaştım.
- I contended against falsehood.
Polise sahte bir isim ve adres verdi.
- He gave the police a false name and address.
Bizi yalandan gerçeğe götür.
- Lead us from falsehood to truth.
Linda Dan'ı onunla evlenmeye zorlamak için asılsız gebelik iddialarında bulundu.
- Linda made false claims of pregnancy to force Dan to marry her.
Aksilikler ve hatalı başlangıçlar olacak.
- There will be setbacks and false starts.