Select Keyboard: Türkçe ▾ X
| ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
|
Ne kadar uzun süre beklediysek, o kadar daha sabırsız olduk.
- The longer we waited, the more impatient we became.
Ailesini görmek için sabırsızlanıyordu.
- She was impatient to see her family.
Çocuklar genellikle sabırsız ve tez canlı.
- Children are often impatient and restless.
Tom çok sabırsız, sinirli bir kişi.
- Tom's a very impatient, angry person.
Olmak ya da olmamak, işte bütün mesele bu.
- To be or not to be, that is the question.
Olmak ya da olmamak; O büyük bir sorun.
- To be or not to be; That is a big question.