not quite

listen to the pronunciation of not quite
English - Turkish
pek sayılmaz
tam değil
tam olarak değil
almost
hemen hemen

Hemen hemen tüm sanal bellek uygulamaları bir uygulama programının sanal adres alanını sayfalara böler; bir sayfa bitişik sanal bellek adreslerinden oluşan bir bloktur. - Almost all implementations of virtual memory divide the virtual address space of an application program into pages; a page is a block of contiguous virtual memory addresses.

Hemen hemen hiç iştahım yok. - I have almost no appetite.

almost
az daha

Az daha treni kaçırıyordum. - I almost missed the train.

almost
neredeyse

Kylie Minogue için neredeyse ağlıyordum. - I was almost crying for Kylie Minogue.

Facebook'un kurucusu Mark Zuckerberg neredeyse bir kazanova. - The founder of Facebook, Mark Zuckerberg, is almost a casanova.

not quite the thing
(deyim) yapilmasi uygun gorulmeyen ,adet olmayan
not quite understand
tam olarak anlayamamak
almost
yaklaşık olarak

Roman yaklaşık olarak 20,000 adet sattı. - The novel has sold almost 20,000 copies.

almost
adeta

Tom adeta bir kız gibi gözüküyor. - Tom almost looks like a girl.

almost
az kaldı, az kalsın, az daha, neredeyse: He almost died. Az
almost
az kalsın

Tom'a az kalsın araba çarpıyordu. - Tom almost got hit by a car.

Tom az kalsın ölüyordu o kazada. - Tom almost died in that accident.

hes not quite right in the head.
hes oldukça kafasına doğru değil
almost
hemen hemen: This picture's almost done. Bu resim hemen hemen bitti
this is not quite fresh
bu taze değil
English - English
Almost, very nearly
not entirely, not completely; not necessarily
almost
not quite

    Turkish pronunciation

    nät kwayt

    Antonyms

    quite

    Pronunciation

    /ˈnät ˈkwīt/ /ˈnɑːt ˈkwaɪt/

    Videos

    ... We'll see why it's not quite so easy in a moment. ...
    ... And finally, Medicaid to states, I'm not quite sure where that came in, except this, which ...
Favorites