not prompt in deciding or acting; hesitating

listen to the pronunciation of not prompt in deciding or acting; hesitating
English - Turkish

Definition of not prompt in deciding or acting; hesitating in English Turkish dictionary

hesitant
{s} kararsız

Tom Mary'nin bunu yapmak için kararsız olduğunu söyledi. - Tom said Mary wasn't hesitant to do that.

Tom biraz kararsız görünüyordu. - Tom seemed to be a little hesitant.

hesitant
duruksun
hesitant
ikirciklenmek
hesitant
tutuk
hesitant
{s} tereddüdlü
hesitant
ikircikli
hesitant
Çekingen
hesitant
şüphe içinde
hesitant
hesitantly tereddütle
hesitant
kararsız,tereddütlü
hesitant
duraksayarak
hesitant
{s} duraksayan
hesitant
{s} tereddütlü, ikircikli, ikircimli, kararsız, duruksun
hesitant
{s} kuşkulu
hesitant
{s} mızmız
hesitant
duraksama
hesitant
hesitancy tereddüt
English - English
hesitant
not prompt in deciding or acting; hesitating
Favorites