not pleasant

listen to the pronunciation of not pleasant
English - Turkish

Definition of not pleasant in English Turkish dictionary

unpleasant
hoşa gitmeyen
unpleasant
{s} hoş olmayan

Bu meyvenin hoş olmayan bir kokusu var. - This fruit has an unpleasant smell.

Hoş olmayan bir şey olacağını biliyorsan, örneğin dişçiye gideceğini, ya da Fransa'ya, öyleyse bu iyi değil. - If you know that something unpleasant will happen, that you will go to the dentist for example, or to France, then that is not good.

unpleasant
nahoş

O bu tür görüşü nahoş bulur. - He finds this kind of opinion unpleasant.

unpleasant
{s} tatsız

Hastanedeki tatsız deneyimleri telafi etmek için, Tom onun için faydalı olandan biraz daha fazla içti. - To compensate for his unpleasant experiences in the hospital, Tom drank a little more than was good for him.

Ne tatsız bir sürpriz! - What an unpleasant surprise!

unpleasant
antipatik

Kız kardeşinle çok antipatik olma, Tom. - Don't be so unpleasant with your sister, Tom.

unpleasant
fena
unpleasant
kaba
unpleasant
{s} sıkıcı
unpleasant
unpleasantnessnahoşluk
unpleasant
unpleasantlynahoşça
unpleasant
{s} çirkin
unpleasant
tatsızlık
English - English
unpleasant
not pleasant

    Hyphenation

    not Pleas·ant

    Turkish pronunciation

    nät plezınt

    Pronunciation

    /ˈnät ˈplezənt/ /ˈnɑːt ˈplɛzənt/
Favorites