not pleasant

listen to the pronunciation of not pleasant
English - Turkish

Definition of not pleasant in English Turkish dictionary

unpleasant
hoşa gitmeyen
unpleasant
{s} hoş olmayan

Hoş olmayan bir şey olacağını biliyorsan, örneğin dişçiye gideceğini, ya da Fransa'ya, öyleyse bu iyi değil. - If you know that something unpleasant will happen, that you will go to the dentist for example, or to France, then that is not good.

Bu meyvenin hoş olmayan bir kokusu var. - This fruit has an unpleasant smell.

unpleasant
nahoş

O bu tür görüşü nahoş bulur. - He finds this kind of opinion unpleasant.

unpleasant
{s} tatsız

Bayan Jones çoğunlukla telefonda kocasının sekreterine karşı tatsız davranır. - Mrs. Jones is often unpleasant to her husband's secretary over the phone.

Başkalarının hayatını tatsız yapmadan hayatından zevk almalısın. - You should enjoy your life without making others' lives unpleasant.

unpleasant
antipatik

Kız kardeşinle çok antipatik olma, Tom. - Don't be so unpleasant with your sister, Tom.

unpleasant
fena
unpleasant
kaba
unpleasant
{s} sıkıcı
unpleasant
unpleasantnessnahoşluk
unpleasant
unpleasantlynahoşça
unpleasant
{s} çirkin
unpleasant
tatsızlık
English - English
unpleasant
not pleasant

    Hyphenation

    not Pleas·ant

    Turkish pronunciation

    nät plezınt

    Pronunciation

    /ˈnät ˈplezənt/ /ˈnɑːt ˈplɛzənt/
Favorites