O olası olmayan bir tesadüf.
 - That's an improbable coincidence.
Açıklamanız inandırıcı olmayacak; o gerçek olamayacak kadar imkansız.
 - Your explanation won't wash; it's too improbable to be true.
Tom'un bir gün ünlü olması muhtemel.
 - Tom is likely to be famous someday.
Bu kitabın sizin için yararlı olması muhtemeldir.
 - This book is likely to be useful to you.
Bu olasılık dışı görünüyor.
 - This seems improbable.
O beklenmedik bir rastlantı.
 - That is an improbable coincidence.
Olmak ya da olmamak; O büyük bir sorun.
 - To be or not to be; That is a big question.
Olmak ya da olmamak, işte bütün mesele bu.
 - To be or not to be, that is the question.