not fair, unjust, biased, uneven; dishonest

listen to the pronunciation of not fair, unjust, biased, uneven; dishonest
English - Turkish

Definition of not fair, unjust, biased, uneven; dishonest in English Turkish dictionary

unfair
adil olmayan
unfair
{s} haksız

Öyle haksız bir öneriyi reddetmeliydin. - You should've rejected such an unfair proposal.

Öylesine haksız bir şey yapmaktansa ölmeyi tercih ederim. - I would rather die than do such an unfair thing.

unfair
hak yemek
unfair
(Ticaret) yasal olmayan
unfair
(Osmanlıca) gayrı adil
unfair
hakkını yemek
unfair
yanlı
unfair
haksızlık etmek
unfair
{s} taraflı

Tom Mary'ye taraflı davrandığını söyledi. - Tom told Mary that she was being unfair.

unfair
unfairness : haksızlık
unfair
{s} hileli
unfair
unfairly : adalete aykırı olarak
unfair
haksızca

Sana haksızca davranıldığını hissediyorsun. - You feel you've been treated unfairly?

Onlar onu haksızca suçladılar. - They accused him unfairly.

unfair
{s} haksız, adaletsiz
unfair
{s} insafsız

Tom Mary'yi insafsızca suçladı. - Tom accused Mary unfairly.

Tom insafsızca davranıldığından şikayet etti. - Tom complained that he had been unfairly treated.

English - English
{s} unfair
not fair, unjust, biased, uneven; dishonest
Favorites