Select Keyboard:
Türkçe ▾
  1. Türkçe
  2. English
  3. العربية
  4. Dansk
  5. Deutsch
  6. Ελληνικά
  7. Español
  8. فارسی
  9. Français
  10. Italiano
  11. Kurdî
  12. Nederlands
  13. Polski
  14. Português Brasileiro
  15. Português
  16. Русский
  17. Suomi
  18. Svenska
  19. 中文注音符号
  20. 中文仓颉输入法
X
"1234567890*-Bksp
Tabqwertyuıopğü,
CapsasdfghjklşiEnter
Shift<zxcvbnmöç.Shift
AltGr

not dilute; having a high concentration

listen to the pronunciation of not dilute; having a high concentration
English - Turkish

Definition of not dilute; having a high concentration in English Turkish dictionary

concentrated
{s} konsantre

Servet gittikçe daha konsantre oluyor. - Wealth is becoming more and more concentrated.

Tom onun üzerine konsantre oldu. - Tom concentrated on that.

concentrated
yoğuşuk
concentrated
yoğunlaşan
concentrated
kümelenmiş
concentrated
{s} yoğun

Ben, dikkatimi konuya yoğunlaştırdım. - I concentrated my attention on the subject.

O bir şey üzerinde yoğunlaştı. - She concentrated on one thing.

concentrated
yoğunlaşmış

Tüm sorunlarınız kalbinizde yoğunlaşmıştır, bu nedenle kendiniz incelemelisiniz. - All your problems are concentrated in your heart, so you just need to examine yourself.

concentrated
derişmek
concentrated
çok güçlü
concentrated
{f} yoğunlaş

Tom işine yoğunlaştı. - Tom concentrated on his work.

O bir şey üzerinde yoğunlaştı. - She concentrated on one thing.

concentrated
{f} dikkat ver
concentrated
{f} dikkat ver: adj.konsantre
concentrated
{s} konsantre, derişik
concentrated
(Tekstil) derişik konsantre
concentrated
topla/konsantre ol
concentrated
yoğun/güçlü
concentrated
{f} yoğunlaş: adj.yoğunlaş
English - English
concentrated

We made a drink from concentrated orange juice.

not dilute; having a high concentration
Favorites