not dilute; having a high concentration

listen to the pronunciation of not dilute; having a high concentration
English - Turkish

Definition of not dilute; having a high concentration in English Turkish dictionary

concentrated
{s} konsantre

Konsantre asetik asit solumak akciğerlerinize zarar verebilir. - Inhaling concentrated acetic acid can harm your lungs.

Onun söylediklerine konsantre oldum. - I concentrated on what he was saying.

concentrated
yoğuşuk
concentrated
yoğunlaşan
concentrated
kümelenmiş
concentrated
{s} yoğun

Taro, İngilizce kelimeleri ezberlemek üzerinde yoğunlaştı. - Taro concentrated on memorizing English words.

O bir şey üzerinde yoğunlaştı. - She concentrated on one thing.

concentrated
yoğunlaşmış

Tüm sorunlarınız kalbinizde yoğunlaşmıştır, bu nedenle kendiniz incelemelisiniz. - All your problems are concentrated in your heart, so you just need to examine yourself.

concentrated
derişmek
concentrated
çok güçlü
concentrated
{f} yoğunlaş

Ben, dikkatimi konuya yoğunlaştırdım. - I concentrated my attention on the subject.

O bir şey üzerinde yoğunlaştı. - She concentrated on one thing.

concentrated
{f} dikkat ver
concentrated
{f} dikkat ver: adj.konsantre
concentrated
{s} konsantre, derişik
concentrated
(Tekstil) derişik konsantre
concentrated
topla/konsantre ol
concentrated
yoğun/güçlü
concentrated
{f} yoğunlaş: adj.yoğunlaş
English - English
concentrated

We made a drink from concentrated orange juice.

not dilute; having a high concentration
Favorites