not deep

listen to the pronunciation of not deep
English - Turkish
değil derin
shallow
sığ

Tom'u öldürdükten sonra, Mary onu sığ bir mezara gömdü. - After killing Tom, Mary buried him in a shallow grave.

Havuz yüzülemiyecek kadar çok sığ. - The pond is too shallow for swimming.

shallow
sığ yer

Tom sığ yerlerde su sıçratmaya gitti. - Tom went splashing through the shallows.

shallow
derine inmeyen
shallow
derin olmayan
shallow
yüzeysel

Bu okulun müfredatı geniş ve yüzeysel. - The curriculum of this school is wide and shallow.

Sen sadece çok yüzeysel ve sığsın. - You're just so superficial and shallow.

shallow
dar
not to be deep
derinliği olmamak
shallow
{i} sığ yer, sığlık
shallow
sığlaş
shallow
düzlemek
shallow
sığlaştırmak
shallow
{s} üstünkörü
shallow
sığlaşmak
shallow
yüzeysel/sığ
shallow
{s} sığ, sığlık
shallow
kumsal
shallow
{s} yüzeysel, derine inmeyen, basit
shallow
(Tıp) Derin olmayan, sığ (Çukurluk vs. hakkında)
English - English
shallow
not deep
Favorites