not consistent with established facts; incorrect

listen to the pronunciation of not consistent with established facts; incorrect
English - Turkish

Definition of not consistent with established facts; incorrect in English Turkish dictionary

improper
{s} uygun olmayan

Uygun olmayan bir şey devam ediyordu. - Something improper was going on.

improper
{s} terbiyesiz
improper
yakışık almaz
improper
biçimsiz
improper
rabıtasız
improper
abes kaçmak
improper
ahlaksız
improper
yersiz
improper
{s} açık saçık
improper
improperlyuygunsuz bir şekilde
improper
yanlış olarak
improper
{s} yakışıksız, çirkin
improper
{s} uygunsuz

Uygunsuz davrandığımı mı düşünüyorsun? - Are you suggesting I behaved improperly?

Sendika üzerine yaptırımlar uygulanması uygunsuz. - It is improper to impose sanctions upon the union.

improper
(sıfat) hatalı, uygun olmayan, yanlış, uygunsuz, münasebetsiz, yersiz, terbiyesiz, açık saçık
improper
{s} yanlış
improper
{s} hatalı

O, hatalı kullanımla makineyi bozdu. - With improper use, he damaged the machine.

English - English
improper
not consistent with established facts; incorrect
Favorites