not common; rare, unusual; exceptional

listen to the pronunciation of not common; rare, unusual; exceptional
English - Turkish

Definition of not common; rare, unusual; exceptional in English Turkish dictionary

uncommon
{s} alışılmamış
uncommon
{s} sıradışı

Çoktan seçmeli testler sıradışı değildir. - Multiple-choice tests are not uncommon.

uncommon
acayip
uncommon
az bulunur
uncommon
olağandışı
uncommon
yaygın olmayan
uncommon
{s} nadir

Bu o kadar nadir değil. - It's not all that uncommon.

Dünyada şişmanlığın nadir olduğu tek bölge Afrika'da Sahra çölünün güney kısmıdır. - The only remaining region in the world where obesity is uncommon is sub-Saharan Africa.

uncommon
seyrek
uncommon
olağanüstü
uncommon
fevkalade
uncommon
uncommonlynadiren
uncommon
müstesna
uncommon
olağanüstü/nadir
English - English
{s} uncommon
not common; rare, unusual; exceptional
Favorites