Böyle bir sabit fikirden kurtulsak iyi olur.
- We had better do away with such a fixed idea.
Faiz oranları %5'te sabitlendi.
- Interest rates have been fixed at 5%.
Herkesin gözleri ona dikildi.
- Everyone's eyes were fixed upon her.
Gözlerini bana dikti.
- He fixed his eyes on me.
Ben eylemlerimi kararlaştırılmış zamanlar için planlamayı tercih ediyorum böylece zamanı yönetebilirim.
- I prefer to plan my activities for fixed times so I can manage my time.
Bunu hemen onarmalıydınız.
- You should've fixed it right away.
Saatimin onarılması gerekiyor.
- My clock needs to be fixed.
He looked at me with a fixed glare.