O, tatsız yaşlı bir adamdı.
- He was a disagreeable old man.
Tom, yüzünde tatsız bir ifade, onların kapılardan acele ile girişini izledi.
- Tom watched them hurry through the doors, a disagreeable expression on his face.
Tom çok rahatsız edici bir kişi.
- Tom is a very disagreeable person.
Bu şimdiye kadar gördüğüm en rahatsız edici şeylerden biridir.
- This is one of the most disagreeable things I've ever seen.
O çok huysuz bir adam.
- He's a very disagreeable man.
Tom huysuz yaşlı bir adam.
- Tom is a disagreeable old man.
Can we this quote? Preach you truly the doctrine which you have received, and teach nothing that is disagreeable thereunto. --Udall.