not able to be separated. bound together permanently

listen to the pronunciation of not able to be separated. bound together permanently
English - Turkish

Definition of not able to be separated. bound together permanently in English Turkish dictionary

inseparable
{s} ayrılamaz

Tom ve Mary ayrılamaz. - Tom and Mary are inseparable.

Toplum ve birey birbirinden ayrılamazlar. - Society and the individual are inseparable.

inseparable
{s} ayrılmaz

Güç ve para ayrılmaz. - Power and money are inseparable.

Onlar o partiden sonra ayrılmaz oldular. - They became inseparable after that party.

inseparable
yapışık
inseparable
bağlı
inseparable
{s} çok samimi

Mary ve Kate çok samimi. - Mary and Kate are inseparable.

inseparable
{s} yakın

Onlar yakında ayrılmaz oldular. - They soon became inseparable.

inseparable
inseparablenessayrılmazlık
inseparable
inseparablybirbirinden ayrılmaz surette
inseparable
ayrılmaz surette kullanılan inseparablesayrılamayan şeyler
inseparable
çok yakın dostlar
not to be
olmamak

Olmak ya da olmamak; O büyük bir sorun. - To be or not to be; That is a big question.

Yeni bir bloğa başladım. Başlangıçta çok sayıda blog yapan ve sonra blog yapmaktan vazgeçen insanlardan biri olmamak için elimden geleni yapacağım. - I started a new blog. I'll do my best not to be one of those people who blogs a lot right at the start and then quits blogging.

English - English
inseparable
not able to be separated. bound together permanently
Favorites