Tom ve Mary ayrılamaz.
- Tom and Mary are inseparable.
Birbirlerinden ayrılamazlar.
- They are inseparable.
Bir cerrah ayrılmaz arkadaşı olan ölümle birlikte yaşar - Ben onunla el ele yürüyorum.
- A surgeon lives with Death, his inseparable companion - I walk hand in hand with him.
Öğrencilik günlerimizden beri o ve ben ayrılmaz arkadaşlarız.
- He and I have been inseparable friends since our student days.
Mary ve Kate çok samimi.
- Mary and Kate are inseparable.
Onlar yakında ayrılmaz oldular.
- They soon became inseparable.
Olmak ya da olmamak, işte bütün mesele bu.
- To be or not to be, that is the question.
Sanırım kaba olmamak en iyisi.
- I think it is best not to be impolite.