İyi sağlık egzersiz ve ılımlılıktan ayrılamaz.
- Good health is inseparable from exercise and moderation.
Tom ve Mary ayrılamaz.
- Tom and Mary are inseparable.
Öğrencilik günlerimizden beri o ve ben ayrılmaz arkadaşlarız.
- He and I have been inseparable friends since our student days.
Onlar o partiden sonra ayrılmaz oldular.
- They became inseparable after that party.
Mary ve Kate çok samimi.
- Mary and Kate are inseparable.
Onlar yakında ayrılmaz oldular.
- They soon became inseparable.
Sanırım kaba olmamak en iyisi.
- I think it is best not to be impolite.
Olmak ya da olmamak, işte bütün mesele bu.
- To be or not to be, that is the question.