Please sign on the dotted line.
- Lütfen noktalı çizginin üzerini imzala.
Turkish distinguishes between dotted and dotless Is. There are capital and lowercase versions of both.
- Türkçe noktalı ve noktasız I arasında ayrım yapıyor. Her ikisinin de büyük ve küçük versiyonları var.
The lake is deepest at this point.
- Göl bu noktada en derindir.
This lake is deepest at this point.
- Bu göl bu noktada en derin.
The lake is deepest at this spot.
- Göl bu noktada en derindir.
We met at the designated spot.
- Biz belirlenen noktada buluştuk.
There needs to be a full stop at the end of a sentence.
- Bir cümlenin sonunda nokta olması gerekir.
All of these sentences need a full stop.
- Bu cümlelerin hepsinin bir noktaya ihtiyacı var.
You can't replace the comma with a period in this sentence.
- Bu cümlede virgülü bir noktayla değiştiremezsiniz.
In my language, the , is called comma, the ; is called semicolon, : is called colon, ... are called ellipsis, and this sentence ends with a period.
- Benim dilimde , virgül, ; noktalı virgül, : iki nokta üstüste, ... üç nokta şeklinde adlandırılır ve bu cümle bir noktayla biter.
What are those little dots?
- Şu küçük noktalar nedir?
Sami connected the dots.
- Sami noktaları birleştirdi.
Fourthly, my first three points do not exist.
- Dördüncü olarak, benim ilk üç noktam yoktur.
You sure guessed the critical points of that teacher's exam.
- O öğretmenin sınavının kritik noktaları emin olarak tahmin ettin.
There needs to be a full stop at the end of a sentence.
- Bir cümlenin sonunda nokta olması gerekir.
We need to put a stop to this now.
- Şimdi buna bir nokta koymalıyız.
The teacher particularly emphasized that point.
- Öğretmen özellikle o noktaya vurgu yaptı.