Please cut along the dotted line.
- Lütfen noktalı çizgi boyunca kesin.
Please sign on the dotted line.
- Lütfen noktalı çizginin üzerini imzala.
Please sign on the dotted line.
- Lütfen noktalı çizginin üzerini imzala.
The Earth and Sun are just tiny dots among the billions of stars in the Milky Way Galaxy.
- Dünya ve Güneş, Samanyolu Galaksi'sindeki milyarlarca yıldız arasında sadece ufacık noktadırlar.
The lake is deepest at this point.
- Göl bu noktada en derindir.
Fourthly, my first three points do not exist.
- Dördüncü olarak, benim ilk üç noktam yoktur.
There were ten police officers on the spot.
- Noktada on polis memuru vardı.
The lake is deepest at this spot.
- Göl bu noktada en derindir.
Even though computer programmers may use semicolons every day, nowadays most people only use semicolons for emoticons.
- Bilgisayar programcıları her gün noktalı virgül kullanmalarına rağmen, bugünlerde birçok insan noktalı virgülleri sadece duyguları göstermek için kullanmaktadır.
In my language, the , is called comma, the ; is called semicolon, : is called colon, ... are called ellipsis, and this sentence ends with a period.
- Benim dilimde , virgül, ; noktalı virgül, : iki nokta üstüste, ... üç nokta şeklinde adlandırılır ve bu cümle bir noktayla biter.
All of these sentences need a full stop.
- Bu cümlelerin hepsinin bir noktaya ihtiyacı var.
There needs to be a full stop at the end of a sentence.
- Bir cümlenin sonunda nokta olması gerekir.
You can't replace the comma with a period in this sentence.
- Bu cümlede virgülü bir noktayla değiştiremezsiniz.
In my language, the , is called comma, the ; is called semicolon, : is called colon, ... are called ellipsis, and this sentence ends with a period.
- Benim dilimde , virgül, ; noktalı virgül, : iki nokta üstüste, ... üç nokta şeklinde adlandırılır ve bu cümle bir noktayla biter.
Sami connected the dots.
- Sami noktaları birleştirdi.
What are those little dots?
- Şu küçük noktalar nedir?
Every man has his own strong points.
- Her insanın kendi güçlü noktaları vardır.
Everyone has both strong and weak points.
- Herkesin hem güçlü hem de zayıf noktaları vardır.
We need to put a stop to this now.
- Şimdi buna bir nokta koymalıyız.
We'll have to put a stop to this.
- Buna bir nokta koymak zorunda kalacağız.
The teacher particularly emphasized that point.
- Öğretmen özellikle o noktaya vurgu yaptı.